Serhat Yıldız | 
TÜRKİYE CANIM FEDA
   
  Sütçüler 24.Dut ve Pekmez Festivali - Sütçüler Resimleri - Otobüs Seferleri.
  Yazılı Kanyon
 
Yazılı Kanyon'da insanlık dersi..

İsparta ili Sütçüler ilçesine doğru yol alıyoruz. Yazılı kanyon'u gezeceğiz bugün. Niye yazılı diye merak edenler olabilir. Yazılı denmesinin sebebi kanyonda büyük bir kaya üzerinde eski yunan şairlerinden Epiktetos'un Hür İnsan Üzerine bir şiir'inin yer alması. Ayrıca kayalara kazınmış bir çok yazı da yer alıyor yazılı kanyonda. Hür insan üzerine şiiri daha sonraya bırakıp 1989 yılında Milli Park ilan edilen yazılı kanyon vadisini sizlere tanıtalım. Parka girerken yol yorgunluğunu Sütçüler ilçesinin köy kahvesinde atabilirsiniz. Bölgeye has dağ kekiğinden yapılmış sıcak kekik çayını içmenizi öneriyorum. 

Yazılı kanyona ülkemizin az bilinen doğal ve tarihi güzelliklerinden birisi. Kanyonda yapılacak yaklaşık bir, bir buçuk saatlik bir kolay yürüyüş parkuru sizlere bu doğa harikasını yeterince tanıtmaya yetecek kanısındayım. Yazılı kanyon, Isparta-Antalya arasında bulunan Aksu nehrinin Çandır kolunun bir devamı niteliğinde. Yaklaşık 600 hektarlık bir alanı kapsayan kanyon geç de olsa bir milli park statüsüne kavuşturulmuş. Kanyonda yürüyüşe başladığınızda ilk dikkatimizi çeken altınızda çağlayarak akan bir nehir başınızın üstünde yer yer yüz metreden dört yüz metreye varan sivri tepeler ve gözlerinizin önünde bu kadar değişik türde ağacı ve bitkiyi başka hiçbir yerde bulamayacağınız bir vadi uzanıyor. 

Bu eşsiz tabiat Tabiat Parkı'nda kızılçam, kızılağaç, saçlımeşe, çınar, ardıç, ceviz, pırnal meşesi, keçiboynuzu, akça kesme, defne, zeytin, sandal, sakız, tesbih, mersin, alıç, karaçalı, ladin ağaçları ile katırtırnağı, zakkum, yaban gülü, sarmaşık, eğrelti gibi bitki türleri eşsiz renk ve koku cümbüşü içinde sizleri karşılıyor. Yürüyüş parkuru içinde pek görülmeseler de domuz, yaban keçisi, tilki, porsuk, su samuru, tavşan, sincap, kartal, kızıl akbaba, doğan, güvercin, üveyik, keklik gibi yabani hayvanlar da parkın yaşam türlerini oluşturuyorlar.

Yürüyüş parkurunun başında biraz dik kayalar arasından başlayan yürüyüş demir köprülerden sonra meşhur kral yoluna ulaşıyor. Kanyonun içinde ikinci köprünün sağında tahrip edilmiş olan Hür İnsan Üzerine adlı şiir Antalya Tabiat ve Kültür Varlıklarını Koruma Kurulu üyesi Prof. Dr. Sencer Şahin tarafından çözülmüş ve Isparta Milli Parklar ve Av Yaban Hayatı Başmühendisliği'nin girişimi ve katkısı ile bu yazıtın karşısına Türkçe ve İngilizce tercümesi asılmıştır. Aziz Paul, Perge'den Pisidia Antiocheia'ya giderken bu kanyondan geçmiştir.Bu yüzden kanyon, hristiyanlar ve din turizmi için de kutsal yerlerden birisi sayılıyor. 

Şimdi bu kanyonda bir kayanın üzerine kazınmış şiirde ne dendiğine bir bakalım.

(Hür insan üzerine şiir)
Ey yolcu, yol hazırlığını yap ve koyul yola; şunu bilerek : 
Hür kişi sadece karakterinde hür olan kişidir
Kişi hürriyetinin ölçüsü bizzat kendi doğasında bulunur
Ve kararında içtenlikliyse hür kişi ,
Yüreğinde ise dürüstlüğü, işte bunlar asil yapar kişiyi
Ve bununla yücelir hür kişi hatalarla değil.
Ana-babadan gelen uydurma bir asaletten tad almaz o :
Zira ana-baba değildir hür insanı doğuran
Zeus'tur herkese ata olan ve de tek kök insanoğluna
Herkesin tek şansı vardır. O alır kader icabı beden güzelliğini
Budur soy güzelliği ve hür olma hali gerçek anlamda.
Ruhen köle olan ise sakınmaz kötü sözden, katmerli köle de olsa
Aşırılıktır şiarı bu kişinin, yüreğinde soysuzluk vardır
Ey yolcu, Epiktetos köle bir anadan doğmuştu, ama
Yüceydi herkesten, bir kartal gibi: bilgelikte ise takdire şayandı ruhu
Söylemem gerekirse, tanrısal bir varlık doğurdu onu. Keşke şimdi de (bu mümkün olsa)
Böylesine yararlı ve sevinç kaynağı bir insan 
Tüm ünlü kişiler arasında köle bir anadan dünyaya geldi.

Şiirin şairi olan Epiktetos, MS.50 yılı civarında Frigya'nın Hierapolis kentinde dünyaya gelen ve 138 yılında Epirus bölgesindeki Nikopolis kentinde ölen ünlü bir filozoftur. 'Epiktetos' aslında bir isim değildir. Köle, esir anlamına gelir. Yaşadıklarından dolayı ona isim olarak konmuştur.Roma'ya köle olarak götürülmüş, daha sonra azad edilmiştir.

Tanrının birliğine, tüm insanların aynı ve tek tanrıdan geldiğine inanan bir düşünür olan Epikietos'a göre, "İnsan, insanın efendisi olamaz. Kader eninde sonunda şöyle veya böyle günahlarımızın bedelini önümüze koyar Görünen ya da görünmeyen zaman içinde herkes günahlarının bedelini öder. Bunu bilen insan kimseye kızmaz, gücenmez, kimseyi aşağılamaz, kimseyi itham etmez, kimseden nefret etmez, kimseye kin tutmaz" biçiminde hümanist düşüncelere de rastlamaktayız. 
İslamiyetten yedi yüz yıl önce, aynı anda bir çok tanrıya inananların bulunduğu bir çağda insanların tek tanrıdan geldiğini söyleyen şiirinin yazıldığı kaya, arkasında belki hazine vardır diye dinamitle patlatılmış. Tabii arkasından hazine filan çıkmamış ama şiirin tam ortasında duran derin çukur insan hırsının belki de tam yerinde bir göstergesi olarak bölgeyi gezenlere ayrı bir ders daha veriyor. 

Yazılı kanyon gibi sayıları bini geçen doğal ve tarihi mekanlarımızın daha iyi korunmasını sağlayacak önlemlerin bir an önce alınması dileği ile kanyonun hemen altında bulunan alabalık lokantasına gidiyoruz. İki porsiyon alabalık, salata, meşrubat ve sıcak helvadan oluşan yemeğimizi yedikten sonra, Sütçüler kasabasına doğru kısa bir yürüyüş ve hemen ardından yine içtiğimiz dağ kekiği çayı ile sizinde mutlaka görmeniz umuduyla Yazılı Kanyon gezimizi tamamlıyoruz.

-----------------------------------------

Dedegöl Dağları, Anamas Dağları’yla kol kola verip Yılanlı Ovası ve Kovada Gölü’yle Isparta’da buluşur. Bu buluşmanın amacı, Sütçüler ilçesinin sınırlarını çizmektir! İlçe adını, göçle büyük kentlere giden ve orada sütçülükle uğraşan insanları nedeniyle almıştır. Elbette, bunda Yörüklerden kalan geleneklerin ve coğrafyanın etkisi de yadsınamaz. Aynı coğrafya, ayağına kadar gelen konuklarını mutlu etmeden bırakmaz. Kimini Adada antik kentinde gezdirir, kimini düğün alayına katar, kiminin eline bir demet çiçek verir, kimini alabalık sofrasında ağırlar, kimini de Yazılıkanyon’da sulara sokar. 
Yazılıkanyon’a varan yolcu sizseniz; doğa, önce bir yalıçapkını ile gözünüzü alır. Bu rengârenk kuş, akarsuyun sığ yerlerinde avlayacağı balık gölgeleri arar; bulamazsa yanınızdan geçip gider. Sonra Kanyon, antik Kral Yolu’nun taşlarını gösterir size. O taşları, geçmişten kalan bir hazine, bir andaç gibi saklar. Bir sincap bir ağaçtan yere atlar, size şöyle bir bakar ve telaşla koşarak uzaklaşır. Tabiat Parkı’nın girişinde, dağcıların kaya tırmanışı çalışmaları için kurdukları kamp çadırlarını görürsünüz ki sık sık Kanyon’a gelirler. Arama kurtarma ekipleri ve izciler de buradan eksik olmaz.

KAYANIN ÜZERİNDEKİ YAŞAM FELSEFESİ
Ülkemizdeki en güzel yürüyüş parkurlarından biri Kanyon’un girişine giden yol üzerinde. Patikalarında kızılağaçların, saçlımeşelerin, deli zeytinlerin, defnelerin, mersinlerin yanı sıra ilerlerken, aşağıda akan Göksu size eşlik eder. Sonbaharda kanyon, göz alıcı bir ışıkla yıkanır. Sararmış yapraklar, akarken uçuk mavileşen sularla yan yana gelir. İlkbaharda, beyaz sırtlı ağaçkakanların takırtısı baştankaraların, sinekkapanların, ötleğenlerin, bülbüllerin ötüşlerine karışır. Çevresi, kuş gözlemcileri için bir ‘vaha’ gibidir. Doğanın güzelliklerini yeryüzüne paylaştırırken en cömert davrandığı yerlerdendir Yazılıkanyon. Derinliği 100 ile 400 metre arasında değişir.
600 hektarlık bir alanı kaplayan Tabiat Parkı’nda yürürken karşılaşacağınız kaya yazıtı, Kanyon’a da adını verir. Yol yapımı sırasında bir bölümü tahrip olmuştur ama, üzerindeki şiirde köle olarak doğup ünlü bir filozof olarak ölen Epiktetos’tan söz edilir: “Ey yolcu, yol hazırlığını yap ve koyul yola; şunu bilerek: / Yalnızca benliğinde özgür olan kişidir özgür insan / Kendi doğasındadır özgürlüğünün ölçüsü, / Ve kararında içtense, / Yüreğindeyse dürüstlüğü, işte bunlar asil yapar kişiyi / Ve bunlarla yücelir insan, hatalarla değil.”
Yazıtta adı geçen Epiktetos, MS 55 yılında Frigya’nın Hierapolis kentinde doğmuştu. Ona göre, fiziksel yapı, görünüş ya da doğarken kazanılan sosyal konum, insan iradesinin dışında geliştiği için bir üstünlük olarak kabul edilemezdi.

KRAL YOLUNUN ÜZERİNDE BİR DOĞA ANITI
Beklenmedik bir biçimde, bir yaşam felsefesi olarak karşınıza çıkan bu dizeleri okuduktan sonra, Göksu’nun kıyısından kırk beş dakikalık bir yürüyüşle yemyeşil bir açıklığa varacaksınız. Mevsim ilkbaharsa, kendinizi bir çiçek tarlasında bulacaksınız. Mevsim yazsa, isteyen, kayaların içinde oluşan doğal havuzların buz gibi sularına kendini bıraksın; isteyen çimenlerin kokusuyla uyusun, isteyen de yüzyılları devirdiği halde hâlâ ayakta duran anıt çınarların görkemli dallarına tırmansın. Yazılıkanyon’da doğanın yaşam döngüsünü de izlemeniz mümkün: ağlardan dünyaya dağılan yavru sarı örümcekler, gökkuşağı kanatlı kelebekler, sulara fırlatılan serpme ağlara takılan alabalıklar, yaprakları kırmızı bir kaplan postunu andıran bitkiler, yılanyastıkları, siklamenler, zakkumlar… Kızılakbaba ya da yabankeçisi görürseniz ne denli şanslı olduğunuzu bilin, ama tavşan, tilki, ya da keklikler de her an karşınıza çıkabilir. 
Bu Tabiat Parkı, antik çağın efsanevi Kral Yolu’nun geçtiği yerlerden biri. Eskiden at arabalarıyla da geçilebilen bu eski Roma Yolu, yüz yıl öncesine kadar yöredeki köylüler tarafından kullanılıyormuş. Yazılıkanyon’u Hıristiyanlarca dinsel değeri olan bir yere dönüştüren ise, St. Paul’un Perge’den Pisidia Antiocheia’sına giderken buradan geçişi... St. Paul’un Anadolu’da geçtiği yollar son yıllarda ünlendi ve Likya Yolu’yla birlikte popüler bir uzun yürüyüş rotası haline geldi. Bu yüzden en beklenmedik yerde, elinde bu yolun haritasıyla dolaşan turistlere rastlamanız olası. Bir de, sakız ağaçlarına, yabangüllerine, anemonlara...

TÜRKİYE’NİN EN UZUN KANYONU
Kanyonun bulunduğu Sütçüler ilçesi, Isparta’ya 94 km uzaklıkta. Sütçüler’in doğal güzelliklerinin en çok ilgi çekeni Yazılıkanyon olsa da, komşusu olan bir başka kanyonu, Köprüçay Kanyonu’nu da gözardı etmemeli. Köprüçay Kanyonu, Türkiye’nin en uzun kanyonu çünkü. Sütçüler’le Serik arasındaki 20 km’lik bölümü kanyon kaşiflerini heyecanlandırıyor. Darlığı, geçiş zorluğu ve 800 metreye varan kaya yüksekliği ile adrenalin yükselten bir parkur.
Sütçüler’e gitmişken yöredeki diğer gezilecek yerlerden söz etmek gerek: İlçenin güneydoğusundaki Sanlı Yayla ile Kasımlar kasabasındaki Tota Yaylası, endemik birçok bitki türünün yaşama alanı... Sağrak Köyü’ne 2 km uzaklıktaki Adada antik kentinin adı ise, ilk kez MÖ 2. yüzyılda yapılan bir anlaşmada geçmiş. Kentte imparatorlar adına yapılan tapınaklar, antik bir yol, bazilika, anıtsal çeşme, tiyatro ve mezar anıtları bulunuyor. Adada’da yapılacak kazılar bu kentin toprak altında kalan gerçek zenginliğini ve öyküsünü ortaya çıkaracak. Sütçüler’in tarih hazinelerinden bir diğeri, Kocaköy Asarı. Kesme kasabasının 5 km güneyindeki mezar anıtları Köprüçay Kanyonu’na bakarken nefes kesen bir görüntü yaratıyor. Ancak define avcıları tarafından tahrip edilmiş olmaları üzücü. Kesme’den bir rehber almadan yola çıkmamanızı öneririm.
Yazılıkanyon’da ise rehberiniz doğa olacak. Yeter ki, siz Göksu’nun kıyısına inin. İnin ve 
suyun akışını takip ederek yeryüzünde var olmanın mutluluğuna varın...

 
  Bugün 20 ziyaretçi (28 klik) Sütçüleri Ziyaret Etti !  
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol